Haziran 12, 2019

Memories of Alhambra - Granada'ya Ziyaretim #1

Hatırlarsanız daha önceki yazımda Memories of Alhambra'yı yazmıştım. Spoiler olmasın diye son görüşlerimi söylemeyeyim... Neyse dizi ben de Granada'yı görme aşkı uyandırdı. Güzel sokakları ve heykelleri ve en önemlisi Alhambra Sarayı ile gerçekten büyüleyici gözükmüştü gözüme. 

Merhabalar,

Bu yaz İspanya'nın Sevilla ilinde Erasmus stajına başladım. 2 ay boyunca burada kalıp staj yapacağım her şey yolunda giderse. Bu süreçte hem blogu renklendirmek hem de yaşadıklarımı sizinle paylaşmak için bir yazı dizisi yazmayı planlıyorum elimden geldiğince. Aynı zamanda hem ailemi hem de arkadaşlarımı yaşadıklarımla darlamamış olurum burada paylaşarak ahaha

Geldiğim ilk haftasonu Sevilla Granada'ya çok yakın olduğu için ilk işim Granada'ya gitmek oldu. Granada'yı ve Alhambra'yı Hyun Bin sayesinde öğrendim bu arada :) Eğer dizi hakkında yorumumu okumadıysanız tık tık. Ne yazık ki dizinin bir çok yeri aslında Granada'da değil de başka şehirlerde çekilmiş.. Bunu  gittikten sonra öğrendim çünkü hiç araştırmamıştım. Hem biraz daha heyecanlı oluyor ne göreceğini bilmemek hem de açıkçası o sırada başka şeyler çalışıyordum.

Alhamra Sarayı'nın Sacramento'dan görünümü

İlk işim Alhambra'ya gitmek oldu. Google Maps'te bulunduğum konum ve saray yakın görününce ben de yürümeye karar verdim. Biraz zor oldu çünkü yokuş bir yoldu ve benim de sırt çantam ağırdı. Sonrasında bilet kuyruğuna girdim saf saf ama öğrendim ki tüm biletler o gün için satılmış. Daha önce hiç duymadığım bir şeydi, tarihi bir alanda ziyaretçi kotasının olması. Bundan dolayı en azından ertesi güne bilet alırım diye resmi bilet satış adresine girdim. Velakin tam bir ay boyunca tükenmiş biletler :(. Çok üzücüydü çünkü bence Alhambra dışında çok da bir olayı yok aslında Granada'nın. Bilmeyenler için Alhambra sarayı Araplar tarafından inşa edilmiş, orijinal ismi El Hamra.

Sacramento'de bir ev
Daha sonrasında TripAdvisor gibi sitelerden yardım alarak yakında bulunan Albaicin ve Sancamento sokaklarında dolaştım. Albaicin eskiden Arapların yaşadığı bir mahalleymiş. Daracık sokakların bulunduğu insanı bir labirentteymiş gibi hisseden güzel bir  mahalleydi. Sacramento ise Çingenelerin dağın eteğindeki mağaraları eve dönüştürdüğü bir sokak.
Tüm yolları yürüdüğüm için aşırı acıkmıştım, yine internette okuduğum küçük bir restoranta gittim, Cacho y Pepe. Bir lazanya söyledim 8 euro falan civarındaydı ama çok güzeldi. İyi ki almışım cidden.
Ertesi gün uzun bir uykudan sonra şehrin geri kalanını ziyaret ettim. Bunlar çoğunlukla kiliselerdi. Ben daha önce çoğunlukla Ortodoks kiliselerini görmüştüm, İstanbul civarındaki. Ondan Katolik kiliseleri görmek çok hoştu. İlk şaşırdığım şey çok fazla heykel olmasıydı, heykele kıyafetler giydirmişler üstelik. Mesela Hz. Meryem heykelinin üstünde kraliçe kıyafetine benzer bir kıyafet ve büyük bir taç vardı. Üstelik heykel diyince gözünüzde mermer canlanmasın daha çok bal mumu heykellerine benziyordu.



Kiliselerin mihrap kısımlarında ise en çok şaşırdığım şey Amerikan dizilerinde gördüğümüz gibi Hz İsa'nın çarmıha gerilmiş bir halinin heykelinin değil de Hz Meryem'in ya da Yusuf'un heykellerinin olmasıydı çoğunlukla.



Royal Chapel

Hz Meryem heykeli

Yanyana bulunan Granada Katedrali ve Royal Chapel'i ziyaret ettim sonrasında. Aslında Katedrale giriş ücretliymiş ama ben tam ayin sırasında girdiğim için bir ücret ödemedim. Gerçekten içi Ayasofya kadar büyük bir yapıydı. Artık papazlarda teknolojiye ayak uydurmuşlar mikrofonlarla sesleniyorlar. Başka bir kilisede de günah çıkarma odalarında kırmızı yeşil ışıklar vardı. Katolikleri çok bilmeyen biri olarak hala günah çıkarma ayinlerinin olmasını oldukça garipsedim. Ben de girerdim ahaha eğer İspanyolcam olsaydı. Bu tür ayinler cidden merak uyandırıcı bir turist için. 



Granada Katedrali

0 comments:

Yorum Gönder

Sen de fikirlerini bizimle paylaş :)
Hakaret içeren ve reklam amaçlı yapılan, link içeren yorumlar yayınlanmayacaktır.