Haziran 15, 2019

Nasıl İkinci Bir Dil Öğrenilir?

Selamlar,
Geçmişte çok zorlandığım bir meseleden bahsedeceğim bugün sizlere. Dil öğrenmek... Benim için bu İngilizceydi. İlkokuldayken gerçekten en kötü olduğum ders oydu. Ben yabancı dizi izlemeye başladığım zaman bilinçsizce ingilizcemi geliştirmeye de başladım.



Sizin için belki Korece, Almanca vs olabilir bu dil. Maalesef her dil de film/dizi ulaşımı o kadar kolay olmayabiliyor. Bundan dolayı kursa gitmeden evde dil öğrenmek istiyorsanız bu yazı sizin işinize yarabilir. İnterneti taradığımda genelde hep uygulama kullanın veya dizi izleyin tarzı öneriler verildiğini gördüm. Ama dil öğrenmeye nasıl başlanmalı gibi bir bilgi yoktu. Bence önce biraz dile aşina olup ondan sonra bu tarz uygulamalara başvurmak en güzeli.

Haziran 12, 2019

Gönlümüzü Çalan 10 Dizi Karakteri

Yıllar önce yazıp yayınlamadığım bu gönderiyi nostalji niyetine paylaşıyorum. ^^

Kimi baş roldü kimisi ise yan rol ama bir şekilde gönlümüzü çalmayı başardılar. Bazıları dizileri izlememiz için tek sebepti.

Sıralama, dizileri izleme sıralamama göre oluşmuştur.


- Çömlekçiler Kralı : So  Yi Jung (Kim Bum)
Bof''u izlememin tek sebebiydi, çünkü Jandi'den nefret ediyordum. İleri sararak Çömlekçi'nin sahnelerini izlerdim.


-O Hep Gönüllerin Sevgilisi: Jeon Ji Ho (Lee Min Ho)

Düşünenler vardır Lee Min Ho'nun birçok ünlü yapımı varken neden bilinmeyenlerden birindeki karakterini seçtin diye. Ben City Hunter'daki karakterini Faith deki halini de severim ama bu hali benim için daha bir özel. Çünkü Lee Min Ho'yu bana sevdiren ilk yapım.


-Eşofman Güzeli: Kim  Joo Won (Hyun Bin)
 Her hareketi orijinal olan Kim Joo Won tabikisi de listede. Üstelik annesinin yaptıklarına karşı, kendi inanç ve ön yargılarına karşı dik duruşu. Cansın!
Bu arada Hyun Bin'in hep komedi yapması lazım ama sürekli dram yapıyor.


- Aşkına Sahip Çıkan İnsan gibi İnsan: Choi Han Gyul (Gong Yoo)
 O neler yapmadı ki.... Spoiler kıvamında olacak diye açıkça söyleyemiyorum ama bayağı çelişkiler yaşadı. Seni unutmadık reis...


-Adaletin Bekçisi: Kim Young Joo (Lee Joon Hyuk)
City Hunter cidden güzel bir dizi, izlemeyen kaldıysa cidden izlesin. İkinci karakter olmasına rağmen sevip benimsediğim çok az karakterden biri (genelde ikinci rollerin sahnelerini ileri sararak izlerim). Ah canım ya <3


-Bu kız Sevgini Hak etmiyor Üzülme Dediğimiz Adam: Kang Shin Woo (Jung Yong Hwa)

Evet burada itiraf etmem lazım, diziyi bitiremedim... Çünkü başrole hiç ısınamadım. Yani hala bir antipati besliyorum. Annem dahil ona bayılan çok ama yapamıyorum. Üstüne Kang Shin Woo'nun dizinin ilk bölümlerinde kahroluşu da eklenince diziyi bıraktım. Ama tavır ve davranışlarıyla kalbimi kazandın cinims.


- Uzaydan Gelen Tek Koreli: Do Min Joon (Kim Soo Hyun)

You Came From The Stars açık ara en sevdiğim Kore dizisi olabilir ve bunun büyük çoğunluğu Min Joon sayesinde.. Kızla aralarındaki atışmalar olsun, öpülünce hasta olması olsun. Karşıma çıksa uzaylı falan demem nikahı basarım.


-Mükemmel Adam: Yoo Shi Jin (Song Joong Ki)

Hem cesur hem komik hem ülkesi için ölmeye hazır bir idealist. Üstelik gönlünü bir doktora kaptırmış başka kimseyi gözü görmüyor. Daha bu çocuk napsın?
Arkadaşlarım Nice Guy'da Song Joong Ki'yi övdüklerinde abartıyorlar diye düşünmüştüm. Doğruymuş! O bakışlar, o gülümseme... Kendinizi bir an Uruk'ta insanlara yardım halinde bulmak istiyorsunuz.


Namını çok duyduğum ama daha dizilerini izlemediğim iki kişi var şimdi...


-Kötü Ama Karizmatik: Choi Young Do (Kim Woo Bin)

Heirs'i izlersem onun namı  için izleyeceğim. Kötü bir karakter olmasına rağmen bu kadar sevilmesi takdire şayan.


- Çok Karakterli Tek İnsan: Cha Do Hyun (Ji Sung)
Kime ne izleyeyim bir şey önersene diye sorsam ilk, Kill me Heal me diyorlar. Karakterleri çok iyi oynadığı üzerinde bir sürü iyi şey duydum. 7 karakteri canlandırmak zor olsa gerek.


Ve ve ve 'Benim İçin Çok Özel' Bonusu:


-Leopar Desenli Bornoz Giyen Kahraman: Oska (Yoon Sang Hyun)

Kendine has tarzı, ve komikli halleriyle Oska hep gönlümün birincisi!!


Memories of Alhambra - Granada'ya Ziyaretim #1

Hatırlarsanız daha önceki yazımda Memories of Alhambra'yı yazmıştım. Spoiler olmasın diye son görüşlerimi söylemeyeyim... Neyse dizi ben de Granada'yı görme aşkı uyandırdı. Güzel sokakları ve heykelleri ve en önemlisi Alhambra Sarayı ile gerçekten büyüleyici gözükmüştü gözüme. 

Merhabalar,

Bu yaz İspanya'nın Sevilla ilinde Erasmus stajına başladım. 2 ay boyunca burada kalıp staj yapacağım her şey yolunda giderse. Bu süreçte hem blogu renklendirmek hem de yaşadıklarımı sizinle paylaşmak için bir yazı dizisi yazmayı planlıyorum elimden geldiğince. Aynı zamanda hem ailemi hem de arkadaşlarımı yaşadıklarımla darlamamış olurum burada paylaşarak ahaha

Geldiğim ilk haftasonu Sevilla Granada'ya çok yakın olduğu için ilk işim Granada'ya gitmek oldu. Granada'yı ve Alhambra'yı Hyun Bin sayesinde öğrendim bu arada :) Eğer dizi hakkında yorumumu okumadıysanız tık tık. Ne yazık ki dizinin bir çok yeri aslında Granada'da değil de başka şehirlerde çekilmiş.. Bunu  gittikten sonra öğrendim çünkü hiç araştırmamıştım. Hem biraz daha heyecanlı oluyor ne göreceğini bilmemek hem de açıkçası o sırada başka şeyler çalışıyordum.

Alhamra Sarayı'nın Sacramento'dan görünümü

İlk işim Alhambra'ya gitmek oldu. Google Maps'te bulunduğum konum ve saray yakın görününce ben de yürümeye karar verdim. Biraz zor oldu çünkü yokuş bir yoldu ve benim de sırt çantam ağırdı. Sonrasında bilet kuyruğuna girdim saf saf ama öğrendim ki tüm biletler o gün için satılmış. Daha önce hiç duymadığım bir şeydi, tarihi bir alanda ziyaretçi kotasının olması. Bundan dolayı en azından ertesi güne bilet alırım diye resmi bilet satış adresine girdim. Velakin tam bir ay boyunca tükenmiş biletler :(. Çok üzücüydü çünkü bence Alhambra dışında çok da bir olayı yok aslında Granada'nın. Bilmeyenler için Alhambra sarayı Araplar tarafından inşa edilmiş, orijinal ismi El Hamra.

Sacramento'de bir ev
Daha sonrasında TripAdvisor gibi sitelerden yardım alarak yakında bulunan Albaicin ve Sancamento sokaklarında dolaştım. Albaicin eskiden Arapların yaşadığı bir mahalleymiş. Daracık sokakların bulunduğu insanı bir labirentteymiş gibi hisseden güzel bir  mahalleydi. Sacramento ise Çingenelerin dağın eteğindeki mağaraları eve dönüştürdüğü bir sokak.
Tüm yolları yürüdüğüm için aşırı acıkmıştım, yine internette okuduğum küçük bir restoranta gittim, Cacho y Pepe. Bir lazanya söyledim 8 euro falan civarındaydı ama çok güzeldi. İyi ki almışım cidden.
Ertesi gün uzun bir uykudan sonra şehrin geri kalanını ziyaret ettim. Bunlar çoğunlukla kiliselerdi. Ben daha önce çoğunlukla Ortodoks kiliselerini görmüştüm, İstanbul civarındaki. Ondan Katolik kiliseleri görmek çok hoştu. İlk şaşırdığım şey çok fazla heykel olmasıydı, heykele kıyafetler giydirmişler üstelik. Mesela Hz. Meryem heykelinin üstünde kraliçe kıyafetine benzer bir kıyafet ve büyük bir taç vardı. Üstelik heykel diyince gözünüzde mermer canlanmasın daha çok bal mumu heykellerine benziyordu.



Kiliselerin mihrap kısımlarında ise en çok şaşırdığım şey Amerikan dizilerinde gördüğümüz gibi Hz İsa'nın çarmıha gerilmiş bir halinin heykelinin değil de Hz Meryem'in ya da Yusuf'un heykellerinin olmasıydı çoğunlukla.



Royal Chapel

Hz Meryem heykeli

Yanyana bulunan Granada Katedrali ve Royal Chapel'i ziyaret ettim sonrasında. Aslında Katedrale giriş ücretliymiş ama ben tam ayin sırasında girdiğim için bir ücret ödemedim. Gerçekten içi Ayasofya kadar büyük bir yapıydı. Artık papazlarda teknolojiye ayak uydurmuşlar mikrofonlarla sesleniyorlar. Başka bir kilisede de günah çıkarma odalarında kırmızı yeşil ışıklar vardı. Katolikleri çok bilmeyen biri olarak hala günah çıkarma ayinlerinin olmasını oldukça garipsedim. Ben de girerdim ahaha eğer İspanyolcam olsaydı. Bu tür ayinler cidden merak uyandırıcı bir turist için. 



Granada Katedrali

Haziran 07, 2019

Kore Dizileri Haz Veriyor Mu?

Evet evet, soruyla geldim! Selamlar öncelikle.

Özellikle uzunca zamandır kdrama izleyenlere yöneltiyorum bu soruyu. Artık dizilerden keyif alıyor musunuz? Şahsen ben ne kadar dizi güzel olursa olsun sonunu getirmekte çok zorlanıyorum. Eskiden "sadece 16 bölüm mü, ne kadar kısaymış" dediğim diziler son yıllarda sanki Arka Sokaklar izliyormuşum gibi hissettiriyor, hiç bitmeyecekmiş gibi.

Haziran 04, 2019

Bayram Kutlaması ve Yeni Yaş


Selamlar!
Malum Ramazan Bayramı geldi, hepinizin bayramını kutluyorum. Çocuklar için bol kazançlı, aileler içinse bol dinlenmeli bir bayram olsun :) Temizlik için kendinizi çok yormamışsınızdır umarım.

Ortalarda Yokken İzlediğim Diziler (2)

Evet baktım ki izlediğim diziler almış başını gitmiş, tek postta çok bunaltıcı olur diye ikiye böldüm.
İlk partı okumayanlar için buraya tık.

W
Yer yer sinir etse de çok sürükleyiciydi. En önemlisi farklı bir konusu vardı, öneririm.

Ortalarda Yokken İzlediğim Diziler (1)


Herkese selam!
Ne oldu unuttunuz mu bizi? Hahah çok normal, ben bile bazen kendimi unutuyorum. Arada bir burayı yoklamak için gelip bir şeyler yazıyorum. Bir dönem blog çok iyiydi çünkü sürekli yazıyordum, e tabi ben yazmayı bırakınca burası da filmlerdeki ıssız Teksas sokaklarına döndü.

Şimdi bu sürede tahmin edersiniz ki boş durmadım ve birkaç dizi de izledim. Yorumlarını ayrıca yapmayı düşünüyorum umarım harekete geçmem yıllarımı almaz :D Zaten yazsam bile uzun yazılar olamayacak, çok hatırlamadığım için. Ama belki siz de kısa yazılardan hoşlanıyorsunuzdur?

Ocak 09, 2019

Memories of Alhambra


     
Merhaba! Şu aralar güzel Kore dizisi arayan ama henüz bulamayan varsa bir Hyun Bin dizisiyle karşınızdayım. Beni uzun zamandır böylesine heyecanlandıran bir Kore dizisi olmamıştı. Özellikle beni şu aralar romcom'lar (romantik-komedi) çok sarmıyor çünkü biliyoruz belli bir bölüm dizisinde aynı şeyler olacak diye. İşte ilk 10 bölüm aşık olacaklar, 2 bölüm birbirlerine açılacaklar. Ve son iki bölüm bir şey olacak ve ayrılacaklar.  Bundan dolayı heyecanı olmadığı için artık çok da izleyesim gelmiyordu farklı bir şey görmediysem.
İşte farklı bir konu tam da burada devreye giriyor:  Memories of Alhambra.




Konusu  ise şöyle. Jin-Woo (Hyun Bin), oyun geliştiren bir holdingte CEO (tabiki de CEO). Oyun geliştiren bir çocuk ile iletişime geçiyor, ve bunun için Granada'ya gidiyor. Ve olaylar gelişiyor. Oyun VR (artırılmış gerçeklik) ile ilgili bir oyun ve oynamak için özel bir lens takmak yeterli. Granada'ya gittiğinde oyunu yazan kişinin kaybolduğunu görüyoruz. Hikaye böyle gelişiyor. Park Shin-Hye'de oyunu geliştiren çocuğun ablası ve aynı zamanda Granada'da pansiyon işletiyor.

-

Spoiler'lı Yorum:  

Şu ana kadar 10  bölüm yayınlandı sanırım. Şu ana kadar temposu çok iyiydi umarım böyle devam eder. Yalnızca asistanın ölmesine üzüldüm. Keşke ölmeseydi. Bir adamı bulacaklar diye sürekli kayıp veriyorlar. Bir de anlayamadığım bir şey, kod yazarak nasıl oyunun önüne geçemiyorlar. Mesela bence ortaya çıkan yakın arkadaşını oyunu yeniden kodlayarak durdurabilirlerdi belki ya da son bölümde gelen macerayı belki... Bilmiyorum bana oyuna müdahale edememeleri saçma geldi, surver ellerinde halbuki :(
Onun dışında bence çekimler, senaryo çok güzel ilerliyor. Özellikle Granada'da geçen çekimler hiç göze batmıyor.
Heyecanla yeni bölümleri bekliyorumm. 

Puanım: 7.9
.---------------------------------









Kendinize iyi davranın,